Genellikle bilinenin aksine, işe iade davası açmak için yasal süre (artık
arabuluculuk başvurusunda bulunmak üzere demeliyiz; fesihten itibaren
değil fesih bildiriminin yapıldığı andan itibaren başlar.
1.1.2018 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun
3. maddesi gereğince işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya
başvurulmuş olması dava şartıdır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20. Maddesi
gereğince de iş sözleşmesi feshedilen işçi, bir ay içinde işe iade talebiyle
arabulucuya başvurmak zorundadır.
Peki başvuru süresi ne zaman başlar? Yasa açık bir dille fesih bildiriminin
tebliği tarihinden itibaren başladığını aynı maddede belirtmiştir.
Uygulamada; ihbar süresinin kullanıldığı durumlarda; işe iade davası için
başvuru tarihinin fesih bildiriminin tebliğ edildiği tarihte başladığı gözden
kaçmakta, işten çıkış tarihinden sonraki bir ay dikkate alınabilmektedir.
Böyle bir yanılgı sonrası işe iade davası açma hakkı ortadan kalkacaktır.
Konuya ilişkin bir Yargıtay Kararını aşağıda paylaşmak isteriz:
T.C.
YARGITAY
7. HUKUK DAİRESİ
E. 2015/37067
K. 2016/1946
T. 8.2.2016
DAVA : Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün,
Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz
isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
KARAR : Davacı vekili, davacı işçinin iş sözleşmesinin geçerli neden
olmadan feshedildiğini belirterek 4857 Sayılı İş Kanunu'nun 18 vd.
maddeleri uyarınca feshin geçersizliğine ve işe iadesine, işe başlatmama
tazminatı ile boşta geçen süre ücretinin belirlenmesine karar verilmesini
istemiştir.
Davalı ise davanın süresinde açılmadığını, davacının iş sözleşmesinin
düşük performans sebebiyle geçerli olarak feshedildiğini savunarak davanın
reddini istemiştir
Mahkemece, birbirini teyit eden tanık beyanlarından çıkarılan işçilere
önceden ihbar önelinde bulunulmadığı, çıkarılacakları gün insan kaynakları
bölümüne çağrılıp çıkışlarının verildiği ve aynı gün ihbar öneli ile geriye
dönek 2 saat iş arama izni formlarına imza attırıldığı anlaşıldığından
davalının ihbar önelinde bulunduğu ve 2 saat iş arama izni verildiği
beyanına itibar edilmediği, iş sözleşmesinin feshinin ise geçerli nedene
dayanmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
4857 Sayılı İş Kanunu'nun 20. maddesi uyarınca iş sözleşmesinin geçerli
neden olmadan feshedildiğini ileri süren işçinin, fesih bildiriminin tebliği
tarihinden itibaren bir ay içerisinde feshin geçersizliği ve işe iade istemi ile
dava açması gerekir. Bu süre hak düşürücü süre olup, davanın her
aşamasında resen dikkate alınması gerekir.
İşveren fesih bildiriminde bulunmuş, ancak bunu tebliğ etmemiş olmasına
rağmen, örneğin, işçi, işvereni şikâyet ederek, fesih bildiriminin yapıldığı
tarihi kesin olarak belirleyecek bir işlem yapmışsa, artık bu tarihin esas
alınması uygun olacaktır. Bu anlamda işverenin fesih bildiriminin tebliğden
imtina edildiği tutanakların tutulduğu tarih, tutanak düzenleyicilerinin
doğrulaması halinde tebliğ tarihi sayılacaktır. Eylemli fesih halinde dava
açma süresi, eylemli feshin yapıldığı tarihten itibaren işler. Fesih bildirimine
karşı idari itiraz yolu öngören personel yönetmeliği ya da sözleşme
hükümleri, dava açma süresini kesmeyeceği gibi, işçinin bu süre içinde
hastalığı nedeni ile rapor alması da bu süreyi durdurmayacaktır.
Somut uyuşmazlıkta davacı işçiye, 24.6.2014 tarihli fesih bildirimi ile iş
sözleşmesinin 24.6.2014 tarihinde ihbar edilmek ve ihbar öneli süresinde
çalışmak şartıyla 19.8.2014 tarihi mesai sonu itibariyle feshedileceği
belirtilmiş, davacı işçi de aynı tarihli şerh ile okuduğunu ve kabul ettiğini
belirterek imzalamıştır.
İşe iade davası ise 15.9.2014 tarihinde açılmıştır.
Davacının itirazsız imzaladığı Ağustos 2014 bordrosunda davacı için yıllık
izin ücreti tahakkuku olduğu görülmüştür.
Yine davacı tarafından itirazsız şekilde 19.8.2014 tarihi atılarak imzalanan
sulh ve ibraname başlıklı belgede “ …yasal önel süreme uygun biçimde
24.6.2014 tarihinde önceden bildirim yapılarak 19.8.2014 tarihinde fesih
edilmesi nedeniyle…” ayrıldığını belirtilmiştir.
Davacıya yalnızca kıdem tazminatı tahakkuku yapıldığı da anlaşılmıştır.
Son olarak sunulan yeni iş arama izin formu başlıklı belgede davacının
25.6.2014 tarihinden 19.8.2014 tarihinde kadar iş arama iznini kullandığına
dair her gün ayrı alınmış imzalı belge sunulmuş, bu belgenin 31 Temmuz-7
Ağustos 2014 arası dönemde yıllık izin açıklaması yapılan kısmı hariç diğer
günlerde imzalı olduğu da tespit edilmiştir.
Davacının izinli olduğu bu dönem sunulan yıllık izin defterinden de tespit
edilmiştir. Yani davacının belirtilen dönemde yıllık izin kullandığı itirazsız
imzalanan yıllık izin defteri suretinden de anlaşılmıştır.
Tüm bu belgelere yönelik olarak davacı vekili ise yazılı beyanlarında
“…dava açma süresi ihbar öneli süresinin bitimi olan 19.8.2014 tarihinde
başlayacak ve 19.9.2014 tarihinde sona erecektir. Dava 15.9.2014 tarihinde
açılmıştır…” şeklinde beyanda bulunmuş, duruşmada ise “ …bildirimin noter
kanalıyla veya işveren tarafından yazılı bir şekilde yapıldığının ispatı
gerekir, bu sebeple savunmaları kabul etmiyoruz…” şeklinde beyanda
bulunduğu da izlenmiştir.
Hal böyle olunca yukarda belirtilen belgeler ve bu belgeler ile içerekleri ve
altında yer alan imzalara itiraz etmeyen davacının, salt bu belgelerde
belirtilen fesih şekli ve tarihi ile çelişkili olan işyerinde başka işçilere ya da
kendilerine uygulandığını belirttikleri ancak işverenin bu davranışının
davacıya da uygulandığına dair görgüye değil duyuma dayalı davacı tanık
beyanlarına itibarla davacının dahi ileri sürmediği iddialara üstünlük
tanınarak 19.8.2014 tarihinin fesih tarihi olduğunun kabulüyle karar
verilmesi hatalıdır.
Yapılması gereken iş, 1 aylık yasal süre içinde açılmayan davanın reddine
karar verilmelidir.
4857 Sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki
şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarda açıklanan gerekçe ile;
1-)Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-)Davanın REDDİNE,
3-)Alınması gereken 29,20 TL harçtan peşin yatırılan 25,20 TL harcın tenzili
ile bakiye 4,00 TL harç giderinin davacıdan tahsili ile Hazine'ye gelir
kaydına,
4-)Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının
yaptığı 30.40 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya
verilmesine,
5-)Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T'ne göre 1.800,00 TL avukatlık
ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-)Kalan gider ve delil avansının ilgilisine iadesine,
SONUÇ : 7-)Peşin alınan temyiz harcının istem halinde davalı şirkete
iadesine, 8.2.2016 tarihinde oybirliğiyle KESİN olarak karar verildi.